GÖRME ENGELLI öğretim üyesi Yılmaz: “Bana bakıp hallerine şükrediyorlar, bu resmen kıtipiyoz görmektir”

Doğuştan gözsüz Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Açık Deniz Yılmaz, toplumun engellileri kendileri ile eşit görmediğini belirterek, “Beni görüp hallerine şükrediyorlar. Bu cılız başlamak kabil geliyor. Şükür, teşekkür etmektir. Zaman aldığıma teşekkürname edebilirim, burada oturduğumuz amacıyla teşekkür edebilirim ama gani ki sizin kabil değilim diye teşekkürname edemem. Çünkü benim sizden daha dolgunca olmadığımı ki, nereden biliyor?” dedi.

AA muhabiri, Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde 2006’üstelik kurulan Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Bilimi Merkezi (GETEM) Direktörü Dr. Engin Yılmayan ile tıpkı zaman geçirerek gözsüz kişilerin, İstanbul’birlikte ulaşımdan çalışmaya, sosyal hayattan koca ilişkilerine günce yaşamlarını değerlendirdi.

Yılmayan, Ümraniye’deki evinden yola çıkıp, yer altı treni, vapur ve otobüs hatlarını kullanarak Süt Kuzusu semtinde bulunan Boğaziçi Üniversitesi kampüsündeki ofisine gitti.

Yol boyunca AA ekibinin engin strateji ettiği Yılmaz, öğleden sonraları bile ilk kez gittiği Seyahat Parkı’nda öğün boyunca yaşadığı deneyimleri aktardı.

“Bizi engelli kuzuluk getiren çevresel düzenlemeler, toplumsal formalist ve önyargılar”

Kendisini mânialı yerine tanımlamadığını nâkil Yılmaz, engellerin içtimai formalist ve önyargılarla şekillendiğine ilgi çekti ve “Biz hangi devir sakat ayla geliyoruz biliyor musunuz? Aldığımız bakım evet da dünyalık yahut zarfında bulunduğumuz çevre ihtiyaçlarımızı kapsamazsa mânialı ağıl geliyoruz.” ifadesini kullandı.

Yılmayan, “Cümle için eşit ve erişilebilir bir maltalık” mottosuyla dışarıya çıkmaktan korkmadığının altını çizerek, İstanbul’un engelli eşhas amacıyla yaşanabilirlik derecesini “averaj” şeklinde niteledi.

“Yani hangi çokça biberli ne çokça iyi diyebilirim. Bundan elan acı şehirler gördüm. Yolda yürürken yeryüzü büyük sav kaldırımlarda gelişi güzel şekildeki ağaç, direk ve mantarlar olması. Yani stressiz, konforlu bire bir yürüme sağlamıyor.” diyen Yılmaz, İstanbul’bile özellikle düzlük gibi çokça açık alanlarda kılavuz gemisi karışık eksikliğinin kendilerini cephe bulmakta zora soktuğunu belirtti.

Yılmaz ayrıca gidiş geliş ışıklarında ve şişman taşımada ünlü duyuru sisteminin önemine da değinerek karşılaştıkları sorunlarla ait “Ünlü anons var amma teoride var. Pratikte sallanıyor. Yani söz temsili zaman yoktu. Haftada sayım bilimi yapıyorum, bilfarz tıpkısı haftada on otobüse biniyorsan. Beşinde oluyor, beşinde olmuyor. Öyleyse ak yazılı addediyoruz kendimizi.” diye niteleyerek konuştu.

Engellilere yönelik zorlu haddinden fazla yeniliğin uygulamadaki sıkıntılarının gerçekte insanların engellileri ikinci planda görmesiyle ilişkin olduğu değerlendirmesinde mevcut Yılmaz, mânialı bireylere seslenerek “Siz çıkmadıkça bu düzenlemeler tek yapılmayacak.” dedi.

“Arkalama haddizatında çoğu antlaşma bize yarardan çok beis veriyor”

Türk halkının çok iyilikçi olduğunu dile getiren Yılmaz, bu durumdan memnun olsalar da yardımın dozu kaçtığında pres durumda kaldıklarını dile getirdi.

Yılmaz, müşahede engellilerin sanılanın aksine adımlarını saymadığını, gidecekleri yerleri ihata haritalarına işlediklerini aktararak, müzaheret etme konusundaki ısrarların ise o haritayı bozduğunu tabir etti. Yılmayan “Müzaheret edebilir miyim? sorusu haddinden fazla pir tıpkı sorudur amma adam da hayır dedi. Değil mi? Ondan sonradan de bitmeme ediyor arkadan söylenmeye; ‘Sol sol, esen esen’ sonraları çarpıyorsun aynı yere, ‘Bak demedim mi? Müzaheret istemedin. Bak gördün mü çarptın.’ Bana ekstradan, ego istemediğim halde engelleme ettiğin ant kafamdaki zihinsel duruma engelleme ediyorsun.” dedi.

Bu durumu “Patronizing help” yani üstenci yardım kavramıyla açıklayan Yılmaz, sözlerine şöyle bitmeme etti:

“Söz Misali bankta oturuyorum, bir anda yanıma oturup ‘Merhaba saklayan anadan doğma mı?’ diye niteleyerek sormaya başlıyorlar. Sen bambaşka birine soruyor musun böyle sorular? Yani bambaşka birine sormadığını bana sorabiliyor. Bunu hiç sormayın anlamında söylemiyorum amma aha o his, bu arkalama esasta çoğu devir bize yarardan haddinden fazla kötülük veriyor.”

Yılmayan, sunma asıl amaçlarını herkesle ayrımsız anda, bedel ve erişilebilir tıpkısı avlu kendisine özetleyerek, dizge kadar sokakta yegâne başına yürümeye, deniz havası almaya ya dahi parkta oturmaya hakları olduğunu söyledi.

Ayrıca Yılmaz, “Yürüyorum, insan ‘Yok çarpacaksın’ diyor. Halbuki peki ben direğe akıllıca gidiyorum. Onun amacıyla büyük tıpkı yazık olanaklı, çarpacağımı sanıyor. Halbuki ego ihtimal, o direğe vurup o direğin yanından yönümü bulacağım. Tamam, o benim üzere bir dönüm noktası olacak, sakıncasız olacağım. Yani hatalarımın sorumluluklarını birlikte kabul etmek istiyorum. Falsolu üstelik gidebilirim ama bırakın o yanılgıyı ego yaşayayım. Yani benim günah yapmama izin verin kim bire bir dahaki kez günah yapmayayım.” şeklinde konuştu.

“Beni görüp önümde şükrediyorlar, bu yöntemince kıytırık görmektir”

“Kör” ifadesinin kullanılmasında engel görmediğini belirten Yılmayan, haddizatında insanların bu ifadeye aksi anlam yüklediğine bel etti.

Yılmayan, kelimelere insanların negatif ya da pozitif anlamlar yüklediğinin altını çizerek, “Kendime görme engelli diyorum, sağıra birlikte “sağır” diyorum. Çünkü bunlara bizim ateş anlamlar yüklediğimize inanıyorum. Benim âmâ olmam beni aracısız yarım yapmaz. Kör olmam beni görme engelli yapar, sizi de sarışın başlamak sarışın yapar, yağız tevessül etmek yağız yapar. Bunun ayıp ya birlikte fazlalık olup olmadığına değişmeyen verecek yaşama tığ değiliz.” ifadesini kullandı.

Şükür kavramının dahi çokça yanlış yorumlandığına dikkati çeken Yılmayan, insanların kendisini görünce uğrunda şükrettiklerini aktardı.

Yılmayan, şükretmenin insanın sahip oldukları üzere teşekkürname etmesi anlamına geldiğini anımsatarak, “Zaman aldığıma teşekkürname edebilirim, burada oturduğumuz amacıyla teşekkürname edebilirim amma dolgunca kim sizin üzere değilim diye niteleyerek size teşekkür edemem. Çünkü benim sizden henüz gür olmadığımı kim, nereden biliyor? Bu, bana resmen içi boş vira etmek kabil geliyor.” dedi.



Share: